TÜSİAD’ın, Sanayide Dijital Dönüşüm Günleri Etkinliğinin Beşincisi TÜBİTAK’ta Gerçekleştirildi

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneğinin (TÜSİAD) düzenlediği "Sanayide Dijital Dönüşüm Günleri" etkinliğinin beşincisi, "Mevcut Fabrikaların Dönüşümü" temasıyla TÜBİTAK Feza Gürsey Konferans Salonunda yapıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, sanayinin dijital dönüşümünün yerli teknolojilerle sağlanması halinde ülkemizde üreticiler için toplam maliyetlerde yüzde 7’ye, dönüştürme maliyetlerinde yüzde 15'e varan verimlilik artışı sağlanmasının öngörüldüğünü belirtti.

Bakanlık olarak milli teknoloji ve güçlü sanayi vizyonuyla çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Kacır, bu vizyonun temeline yüksek katma değerli üretimi, dijital dönüşüme odaklanan ve güçlü çalışan sanayiyi koyduklarını ifade etti. Dünya genelinde endüstriyel üretim süreçlerinde bütünüyle bir paradigma değişimi yaşandığını dile getiren Kacır, söz konusu değişime ayak uydurmak için rekabet gücünü artıracak ve üretimde yapısal dönüşümü gerçekleştirecek politikaları hayata geçirdiklerini belirtti. Kacır, "Başka ülkelerin 'Endüstri 4.0', 'Toplum 5.0' gibi politika çerçevelerini ve yol haritalarını dikkatle izliyoruz. Fakat onları taklit etmek yerine Milli Teknoloji Hamlesi başlığıyla öz kaynaklarımızla gerçekleştirebileceğimiz işleri, öz yetkinliklerimizi dikkate alarak, milli ve stratejik hedeflerimiz doğrultusunda hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Milli teknoloji ve güçlü sanayi vurgusuyla yüksek katma değerli alanları insan, teknoloji, altyapı, tedarikçiler, kullanıcılar ve yönetişim başlıklarında değerlendirerek gerçekleştireceğiz" diye konuştu. Sadece bugünün teknolojilerini değil, geleceğin teknolojilerini yakalayacak işleri hayata geçireceklerine işaret eden Kacır, nihai hedeflerinin Türkiye'yi Ar-Ge'de, sanayide ve teknolojide lider bir üretim üssü haline getirmek olduğunu vurguladı. Kacır, yeni teknolojilerin, üretimin her alanına çok daha yoğun bir şekilde nüfuz ettiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Sadece 5-10 yıl içinde nesnelerin interneti pazarı yaklaşık 3 kat büyüyerek 1,7 trilyon dolara ulaşacak. Sanayinin dijital dönüşümünün yerli teknolojilerle sağlanması halinde ülkemizde üreticiler için toplam maliyetlerde yüzde 7'ye, dönüştürme maliyetlerinde yüzde 15'e varan verimlilik artışı sağlanması öngörülüyor. Küresel üretim maliyetlerine ilişkin yapılan çalışmalara göre pek çok ülkenin, hala ciddi bir iş gücü maliyet avantajına sahip olduğu ifade edilmekte. Türkiye de bu ülkeler arasında ancak sanayide hedeflenen dijital dönüşüm Avrupa ülkeleri ve ABD'de gerçekleştiğinde bizim de içinde bulunduğumuz ülke grubunun bu maliyet avantajını kaybetmesi söz konusu olabilir." Kacır, dijitalleşmenin diğer sektörlerle beraber toplam net ekonomik faydasının 30 trilyon doları bulacağının tahmin edildiğine dikkati çekerek, söz konusu rakamın bir yandan fırsatın diğer yandan da fırsatın kaçırılması halinde karşı karşıya kalınacak tehdidin boyutunu gösterdiğini kaydetti.

TÜSİAD Başkanı Bilecik: "Katma Değerli Üretim Şart"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de son yıllarda dünyanın en önemli gündeminin dijitalleşme olduğunu belirtti. Dijitalleşme ve sanayide dijital dönüşümün önemini gündemde tuttuklarını belirten Bilecik, dijitalleşme trendlerini yakından takip etmenin Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler için adeta bir zorunluluk olduğunu dile getirdi. Sanayinin dijitalleşmesi gerektiğini vurgulayan Bilecik, sözlerine şöyle devam etti: "Gerek şirket gerek sektör gerek ülke olsun, değişime kafa yoranlar ayakta kalacak, yormayanlar ise yerinde sayacak. Türkiye'nin ise böyle bir seçeneği olamaz. Atatürk'ün sözleriyle; 'Yerinde saymak, geride kalmaktır.’ Türkiye ekonomisinin yeni bir hikayeye ihtiyacı olduğunu dile getiren Bilecik, bu yeni hikayenin, sanayinin dijital dönüşümü üzerinde yazılması gerektiğini bildirdi. Bilecik, son 10 yıllık dönemde dijital teknolojilerin sanayi başta olmak üzere tüm üretim ve hizmet sektöründe yarattığı dijital dönüşüm rüzgarının, küresel rekabetçilikte en büyük kırılmayı meydana getirdiğine dikkati çekerek, Türkiye özelinde, dijitalleşmenin getirdiği yıkıcı etkinin sanayiyi dönüşüme zorladığını ifade etti. Türkiye'nin hedefinin, güçlü ülkeler arasında yer almak olduğunu anımsatan Bilecik, "Ülkemizin dijital dönüşüm rüzgarını arkasına alarak daha hızlı ilerleyebilmesi için ilk şart, sanayimizin katma değeri yüksek üretim yapmasıdır" değerlendirmesinde bulundu. Bilecik, geleceğe hazırlanırken gerekliliklerinin esas alınması gerektiğini belirterek, "Bu anlayışla yüksek teknolojiyle üretimi ve yüksek teknolojili ürünü, bu çerçevede, dijital teknolojileri kritik önemde görüyoruz. Türkiye'nin yeni kalkınma modeline temel teşkil edecek inovasyon ekosisteminin çok boyutlu bir bakış açısıyla oluşturulması önemli. Etkili sanayi politikalarının yaratılması, Ar-Ge ve yeniliğe yönelik stratejik yatırımların tasarlanması, insan kaynağı, teknolojik altyapıyı besleyecek ekosistemin oluşturulması kritik rol oynuyor" diye konuştu.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal: "Sanayide Dijital Dönüşüm Milli Teknolojide Anahtar Süreç"

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, sanayinin başarılı bir dijital dönüşüm süreci gerçekleştirebilmesi hedefiyle, TÜSİAD tarafından 2017 yılından bu yana düzenlenen “Sanayide Dijital Dönüşüm Günleri”nin beşincisine TÜBİTAK olarak ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Sürecin başlangıcında farkındalık boyutunun ön planda olduğunu, bugün gelinen aşamada ise artık üretimin, üreten firmaların sürece katkı vermesinin, kullanan firmaların da başarı öykülerinin ve dönüşümlerinin paylaşılmasının ön plana çıktığını ifade etti. TÜBİTAK’ın sanayimizin dijtial dönüşümünde yer alan önemli kurumlardan biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Mandal, ülkemizin 2023 yılında Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma yolundaki hedefini hatırlatarak, bu hedefin ancak “Milli Teknoloji ve Güçlü Sanayi” yaklaşımı gerçekleşebileceğini, bu sürecinde anahtar kavramının, sanayimizdeki dijital dönüşüm olduğunu vurguladı. TÜİK’in açıkladığı 2017 yılı istatistiklerine değinen Prof. Dr. Mandal, Ar-Ge harcamalarının sektörel dağılımı incelendiğinde, en büyük artışın ve payın ülke politikalarıyla uyumlu bir şekilde özel sektör Ar-Ge harcamalarında yaşandığını bildirdi. Tam Zaman Eşdeğer Ar-Ge insan kaynağındaki ciddi artışa dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, Ar-Ge personel sayısının sektörel dağılımı incelendiğinde de özel sektör Ar-Ge harcamasındaki artışa paralel şekilde insan kaynağındaki en büyük artışın ve payın özel sektör Ar-Ge personelinde olduğuna dikkat çekti. Ar-Ge harcamalarının yüzde 57’sinin sanayi tarafından gerçekleştirildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mandal, bununda yüzde 58’inin de imalat sanayiinde olduğunu, imalat sanayiine ayrılan kaynakta 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 12.5 oranında artış olduğunu, bunun da önemli bir kısmının, dijital dönüşüm süreciyle ilişkili olduğunu açıkladı.

TÜBİTAK’ın, Dijital Dönüşüm Sürecine Yaklaşımı

Dijital dönüşüm sürecinde TÜBİTAK’ın yaklaşımı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mandal, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte 2016 yılında başlatılan, politikaların ve destek mekanizmalarının planlandığı “Akıllı Üretim Sistemleri Teknoloji Yol Haritası”ndan bahsetti. İlgili tüm paydaşlarla birlikte TÜSİAD’ın da sürece katkılarına değinen Prof. Dr. Mandal, Akıllı Üretim Sistemleri Teknoloji Yol Haritasında üç teknoloji grubunda, sekiz kritik teknolojide, 29 kritik ürün grubuyla ilgili çağrı planlamasının ve buna göre de projelerin açılmasının ve değerlendirme sürecinin gerçekleştirilmeye devam ettiğini belirtti.

TÜBİTAK Başkanı, sanayide dijital dönüşüme yönelik olarak, 2012-2018 yılları arasında, TÜBİTAK tarafından, hem akademi hem de sanayiden gelen projelere aktarılan kaynağın 1,6 milyar TL olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Mandal, sözlerine şöyle devam etti: “Bu miktarın 300 milyon TL’si, yol haritası kapsamında, hedef odaklı kullanılmıştır. 2018 yılından itibaren TÜBİTAK olarak bu süreci daha hedef ve sonuç odaklı olarak yeniden şekillendiriyoruz.”

“Daha İddialı, Hedef ve Sonuç Odaklı Çalışabilmek İçin TÜBİTAK Çağrılarını İki Yıl Öncesinden Kamuoyuyla Paylaşacağız”

2019’un başından itibaren, gelecek iki yıllık çağrı duyurularının kamuoyuyla paylaşılacağını bildiren Prof. Dr. Mandal, gelecekte daha iddialı, hedef ve sonuç odaklı çalışabilmek için, çağrı planlarının çok önceden bilinmesinin, bu sürecin bir parçası olduğunu düşündüğünü belirtti.  Hangi çağrının ne zaman açılacağının bilinmesi durumunda, çok daha nitelikli, hedef ve sonuç odaklı projelerin kendilerine ulaşacağını düşündüğünü ifade eden TÜBİTAK Başkanı, en önemli değişimin ve gelişimin bu süreçte olduğunu belirtti. İkinci değişimin ise, yüksek teknolojinin ön planda tutulduğu, işbirliğinin merkeze alındığı, yüksek teknoloji platformları çağrılarına başlanması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mandal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem teknolojinin geliştirilmesi, hem de teknolojiden ürün geliştirilmesi gibi iki ana eksende yetkinlik odaklı bir platformun desteklenmesi TÜBİTAK olarak, bugüne kadar ilk kez uyguladığımız yaklaşımımız. Bu platformların altında hangi projelerin çalışılacağına ilgili platformda karar verebilecek. Bir diğer ifadeyle, TÜBİTAK’ın yetkilerini, yetkinlik kazanmış ilgili platformlara aktaracağı programı Haziran ve takibinde Temmuz aylarında başlattık.”

“Sürecin Olmazsa Olmaz Boyutlarından Biri de Nitelikli İnsan Kaynağı”

Bu platformların altında, sanayide dijital dönüşümün de ana ekseninde yer aldığı nitelikli projelerin gelmesinin beklendiğini ifade eden Prof. Dr. Mandal, sürecin olmazsa olmaz boyutlarından birinin de nitelikli insan kaynağı olduğunu vurguladı. Bununla ilgili olarak yakın zamanda açıklanan Sanayi Doktora Programına değinen Prof. Dr. Mandal, 33 üniversitemizden 77 firmanın, 120 protokolle birlikte programa başvurduğunu, 517 sanayi ve doktora öğrencisinin bu program kapsamında destekleneceğini belirtti. Programa yapılan başvuruların önemli bir kısmının sanayide dijital dönüşüme yönelik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mandal, sürece hem bilgi, teknoloji üretimi ve teknolojinin kullanımı, hem de insan kaynağı boyutunda bütünleşik olarak bakılması gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Mandal, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Sürecin sadece TÜBİTAK’ın Ar-Ge ve insan kaynağı destekleriyle değil; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın ilgili ve ilişkili tüm kurumlarıyla birlikte bir bütün halinde yürütülmesi bizi heyecanlandırıyor, sürece olan inancımızı artırıyor. Sanayide Dijital Dönüşüm Günleri kapsamında düzenlenecek olan toplantıların başarılı ve verimli geçmesini diliyorum.”

Konuşmaların ardından, "Mevcut Fabrikaların Dönüşmesinde Rol Oynayan Teknoloji Sağlayıcıları" ve "Mevcut Fabrikalarını Dönüştüren İyi Uygulama Şirketleri" konulu iki panel düzenlendi. Etkinliğin ilk panelinde şirketlerin dijital dönüşüm konusunda ürettikleri çözümler paylaşıldı. İkinci panelde ise konuşmacılar, şirketlerinin dijital dönüşüm süreçleri hakkında deneyimlerini aktardı.