İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Kapanış Toplantısı

TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü tarafından yürütülen “İklim Değişikliği Ulusal Bildirimlerinin Hazırlanması” projesi kapsamında Türkiye’nin İklim Değişikliği 6. Ulusal Bildirimi Kapanış Toplantısı Ankara’da yapıldı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından desteklenen projenin Kapanış Toplantısına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çelik katılarak birer konuşma yaptılar.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk, yaptığı konuşmada toplumda tüm kesimlerinin iklim değişikliği konusunda farkındalığının artması gerektiğini belirterek, "Ulusal katkımıza göre, 2012-2030 yılları arasında ise 1 milyar 920 milyon ton sera gazı emisyonu önlenmiş olacak. 2030 yılı itibarıyla kişi başı emisyon değerimiz 13,3 tondan, 10,5 ton değerine düşecektir" dedi.

Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne 2004, Kyoto Protokolü’ne ise 2009'da taraf olduğunu belirten Öztürk, "İklim değişikliği ile mücadele kapsamında ülkemizin politika ve stratejilerini belirlediği İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu kuruldu. Böylelikle, Türkiye iklim değişikliği ile mücadelede yol haritasını belirlemiş oldu" dedi.

Öztürk, Türkiye'nin 2010 yılında ulusal iklim değişikliği stratejisini, 2011 yılında da ulusal iklim değişikliği eylem planını oluşturduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin hızla gelişmesine rağmen, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında yüzde 21’e kadar azaltılmasının hedeflediğini belirtti.

"İklim Değişikliği son yıllarda endişe verici"

TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Çelik ise zaman ilerlemesine eşzamanlı olarak dünyadaki iklim şartlarının değiştiğine dikkati çekerek, " Artan sınai üretim, ortalama insan ömründeki uzama, artan refah seviyesi ve hızla artan dünya nüfusu fosil yakıt tüketimini büyük bir hızla artırmış ve artırmaya devam etmektedir. Bunun sonucunda, atmosfere salınan sera gazları doğal bir süreç olan iklimsel dalgalanmaları olumsuz yönde etkileyerek dünyadaki yaşamı olumsuz etkileyen, eğer yeterli derecede önlem alınmazsa da sonlandırabilecek İnsan Kaynaklı İklim Değişikliği sorunu ortaya çıkmıştır.  İnsan faaliyetlerinin iklim değişikliği ile ilişkilerini ortaya koyan bilimsel kanıtların günden güne artması 1980’li yıllarda kamuoyunun endişelerinin artmasına yol açmıştır. Hükümetler kamuoyunun endişelerini göz önünde bulundurarak, küresel bir anlaşma için harekete geçtiler" şeklinde konuştu.

Küresel iklim değişikliğinin hiçbir konuda olmadığı kadar insanların ilgisini çektiğine dikkati çeken Çelik, " Bu yoğun ilgi bir yandan hükümetleri tedbirler almaya sevk ederken, diğer yandan da bilim adamları ve mühendisleri ekonomik ve endüstriyel kalkınmanın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla iklim dostu teknolojiler geliştirmeye sevk etmiştir. Ülkemiz üniversitelerinde yürütülen pek çok iklim değişikli ile ilgili çalışma yanında TÜBİTAK’a bağlı araştırma merkezi ve enstitülerde de iklim değişikliği kapsamında yapılan pek çok çalışma bulunmaktadır. Kurumumuz bünyesinde gerçekleştirilen iklim değişikliği ile ilgili çalışmalarda öncü rol üstlenen Marmara Araştırma Merkezine bağlı Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsünde bu projenin yanı sıra pek çok başka çalışma da gerçekleştirilmektedir" diye konuştu.

İklim değişikliği ile ilgili olarak TÜBİTAK’ın yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler sunan Prof. Dr. Mehmet Çelik, “İklim değişikliği ile ilgili çalışmalara kurum olarak büyük önem verdiğimizi ve üzerimize düşen görevleri yerine getirmeye her zaman için hazır olduğumuzu belirtmek isterim” diyerek konuşmasını bitirdi.

Toplantının ikinci bölümünde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı  Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mehrali Ecer ve TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Başuzman Araştırmacı Dr. Bilgi Hilmioğlu birer bildiri sundular.